Lekelenmeme Hakkı
1.Genel
Kişi hakkında suçlayıcı bir durum söz konusu olduğunda kirlenmenin kolay, aklanmanın zor olması sebebiyle adil yargılanma hakkının alt ilkelerinden masumiyet karinesi ile sağlanan korumalardan biri olan kişinin lekelenmeme hakkı gündeme gelir. Lekelenmeme hakkı, kişinin itibarını, saygınlığını ve onurunu koruma hakkını ifade eden temel bir hukuk prensibidir. Bu hak, bireylerin özel yaşamlarının gizliliğini ve itibarlarını koruma amacı taşır. Modern hukuk sistemlerinde önemli bir yere sahip olan bu hak, özellikle masumiyet karinesi ile yakından ilintilidir. “Lekelenmeme Hakkı” başlıklı bu yazımızda adil yargılanma hakkının kapsamını, adil yargılanma hakkının alt ilkelerinden olan masumiyet karinesinin ne olduğunu, soruşturmaya yer olmadığı kararını ve Türk hukuk sistemi içerisindeki yerini, lekelenmeme hakkının soruşturmanın gizliliği, soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK) ve masumiyet karinesiyle ilişkisini kısaca ve özet olarak inceleyeceğiz.
2.Adil Yargılanma Hakkı ve Masumiyet Karinesi
Adil yargılanma hakkı, bireylerin hukuki veya cezai bir yargılama sırasında, tarafsız ve bağımsız bir mahkeme tarafından, dürüst ve hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmasını isteme talebini ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasasının 36. maddesinde ‘‘Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.’’ şeklinde ifade edilerek adil yargılanma hakkı düzenlenmiştir. Adil yargılanma hakkı ile yargılama esnasındaki usule ilişkin güvence sağlanarak, usul hukukunun temel prensipleri de dikkate alınarak adil bir sonucun ortaya çıkması amaçlanmaktadır. Bu özelliğiyle hukuk devletinin temeli, adil yargılanma hakkı ile sağlanmaktadır. Adil yargılanma hakkı ile amaçlanan husus yargılama sürecine ilişkindir. Yani verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı, esasın doğru sonuca götürüp götürmediği değildir. Adil yargılanma hakkı ile istisnalar saklı kalmakla beraber yargılama sürecine ilişkin usulün doğru uygulanması sağlanmaya çalışılmaktadır(1).
Adil yargılanma hakkının alt ilkelerinden birisi “masumiyet karinesi”dir. Masumiyet karinesi veya diğer bir deyişle suçsuzluk karinesi, kişinin mahkeme hükmü ile suç işlediğinin sabit olmaması durumunda, suçsuz sayılacağına ilişkin bir karinedir. Diğer bir anlatımla, bireyin suçlu olarak nitelendirilebilmesi için suçunun sabit olması, bu sabitliğin de hukuka uygun bir mahkeme kararı ile ortaya konulmuş olması gerekmektedir. Adil yargılanma hakkının alt kavramlarından olan masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkının zorunlu bir unsuru haline gelmiş, sanığın suçsuz sayılmasını temel alan ve lekelenmesini önleyen bir güvencedir7. Bununla beraber masumiyet karinesi ile suç isnat eden ile sanık arasında denge sağlanması amaçlanmıştır(2). Suç isnadı altında bulunan ve yargılaması devam eden sanık açısından hüküm verilene kadar masum sayılma ile sanık korunmaya çalışılmıştır. Adalet Bakanlığının 2010-2014 yılları arasına ilişkin Stratejik Planı’ndan alınan veriler incelendiğinde ülkemizde 2004-2008 yıllarında % 20,8; 22,2; 19,9; 18,4; 21,2 beraat hükmü kurulmuştur. Yani kişi hakkında isnat edilen her 100 suçlamanın ortalama 20-21 inin asılsız olduğu mahkeme hükmüyle sabit kılınmıştır. Bu kişiler ile ilgili olarak masumiyet karinesi gözetilmeden hareket edilmiş olunursa bu kişiler lekelenecek ve aklanmaları neredeyse mümkün olmayan bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Lekelenmeme hakkı da masumiyet karinesi ile yakın ilişki içerisinde olan, insanın sırf insan olduğu için sahip olduğu insan onurunun korunması ve masumiyet karinesi gibi adil, insan haklarına saygılı muhakemenin yapılması için korunması gereken bir güvencedir.
3.Lekelenmeme Hakkı ve Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Kişi hakkında soruşturma başladığında her ne kadar ceza ve ceza muhakemesi hukuku anlamında bir suçluluk oluşmasa da toplumda hukuk eğitimi almış ve masumiyet karinesinin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olan kişi sayısı realist bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde yeterli düzeyde olmadığından suçluluğa ilişkin yanlış çıkarımların oluşacağı gerçeği göz ardı edilemez. Yani kişi hakkında başlatılan bir soruşturmanın toplum nezdinde etkisi kişinin hak ihlalinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu sebeple kişinin bu etki sonucu ortaya çıkan lekelenme durumundan kurtarılabilmesi için bazı müesseselere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu müesseselerden birisi SYOK’tur. Hukuk sistemimiz içerisine yakın zamanda dahil olan soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK) sayesinde kişinin şüpheli sıfatını hiç almayarak hakkında karar verilmesi, bu kararın kaydedildiği sistemin aleni olmaması, kovuşturma evresinin aksine soruşturma evresinde henüz deliller tam olarak toplanmadığından ve suça ilişkin değerlendirme tamamlanmadığından soruşturmanın gizli yapılması sayesinde kişinin onur ve şerefinin zarar görmesi engellenerek lekelenmemesi sağlanacaktır. Bununla beraber kamu yararı amacı güden basın özgürlüğü ile lekelenmeme hakkı arasında denge sağlanarak bu iki hakkın hukuka aykırı olarak kullanılması engellenecektir.
SYOK müessesesi ile soruşturmaya ilişkin olarak bir ön aşama düzenlemesi yapılmıştır. Savcılık soruşturma başlamadan önce araştırma yapacak ve soruşturma yapılmasının gerekip gerekmediği hususunda tespitte bulunacaktır. CMK 158/6 gereği İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına savcılık makamınca karar verilecektir. Bu durumda şikayet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemeyecek, soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikayetçiye bildirilecek ve bu karara karşı CMK 173. üncü maddedeki usule göre Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilecektir. İtirazın kabulü halinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatacak, bu düzenlemeler kapsamında yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilecektir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından görülebilecektir. Cumhuriyet Savcısının soruşturmaya başlayabilmesi için suçun işlendiği izlenimini veren basit şüphenin varlığının olması gerektiği CMK 160. maddede düzenlenmiştir. CMK 160. madde 1. fıkrada ‘‘Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.’’ şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Soyut ve genel nitelikte, herhangi bir olaya dayanmayan ihbar ve şikayetlerde yani olaylara dayanmayan basit şüpheye yetecek bulguların olmadığı durumlarda Cumhuriyet Savcısı SYOK kararı vererek soruşturmaya dahi başlamadan karar vermesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle olaylara dayanmayan basit bir tahminden ibaret olan durumlar kişinin şüpheli sıfatını alması için yeterli değildir. Cumhuriyet Savcısının yukarıda bahsedilen durumu dikkate alarak kişiye şüpheli sıfatını verip vermeme noktasında dikkatli davranma zorunluluğu kişinin lekelenmeme hakkı kapsamında gerekli olan bir zorunluluktur.
Bireyin toplum karşısında itibarının zedelenmemesi, onurunun zarar görmemesi açısından şüpheli sıfatını alması hususunda gerekli dikkat gösterilerek temek hak ve hürriyetlerinin zarar görmemesi sağlanmalıdır. SYOK bunun sağlanabilmesi için düzenlenmiş bir müessesedir. Hakkında ihbar ve şikâyette bulunulan kişinin SYOK ile şüpheli sıfatını almaması, bu sıfattan kaynaklanan yükümlülükler altına girmemesi lekelenmeme hakkı açısından önemlidir. SYOK kararının düzenleyen hükmün gerekçesi lekelenmeme hakkının korunmasına ilişkindir. SYOK kararı ile kişi şüpheli sıfatı almayacak, kişi hakkında verilen bu karar aleni olmayarak ayrı bir sistem içerisine kaydedilecektir. Yukarıda bahsedilen hususlardan da anlaşılacağı üzere kanun koyucunun getirmiş olduğu SYOK düzenlemesi, verilerin kaydedildiği sistem, kişinin şüpheli sıfatını hiç almaması gibi durumlardan ötürü kişinin lekelenmeme hakkının zarar görmemesi açısından getirilmiş bir müessesedir
İnsanın insan olduğu için sahip olduğu, ırk, dil, din, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin herkesin sahip olduğu insan onuru ve toplum nezdindeki değerleri bakımından sahip olduğu şeref ve saygınlık kişi için vazgeçilmez niteliktedir. Teknolojik gelişmeler, adli olayların toplum nezdinde oluşturduğu güvensizlik gibi durumların sonucunda telafisi güç sonuçların oluşmaması için, vazgeçilmez hak niteliğinde olan lekelenmeme hakkına özen gösterilerek hareket edilmeli, devlet kişilerin lekelenmeme hakkını korumak için gerekli önlemleri almalıdır.
Av. Yalçın TORUN
Stj. Av. Tunahan TIRAŞ
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Stj. Av. Tunahan TIRAŞ’a ve Av.Yalçın TORUN’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur.
————————————————————————
1 İNCEOĞLU, Sibel, Adil Yargılanma Hakki (Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru El Kitapları Serisi-4), Nisan 2018, s.1
2 MEMİŞ, Pınar, Adil Yargılama Hakkinin Unsuru Olarak Masumiyet Karinesi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2013, s.4
