Beyanları Mahkumiyet Kararında Belirleyici Ölçüde Esas Alınan Tanığın Duruşmada Sorgulanamaması Nedeniyle Bir Adil Yargılanma Hakkı Olan Tanık Sorgulama Hakkı İhlal Edileceğine İlişkin AYM Kararı
ANAYASA MAHKEMESİ
S.G. Başvurusu – 2021/44360
GİRİŞ
Bu yazı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin 2021/44360 numaralı S.G. başvurusuna ilişkin kararının incelemesini sunmaktadır. Karar, ceza yargılamasında tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına dayanmaktadır ve Anayasa’nın 36. maddesi kapsamındaki adil yargılanma hakkının uygulanmasına dair önemli ilkeler ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, olayın hukuki arka planı, tarafların iddiaları, mahkeme gerekçeleri ve kararın hukuk sistemine etkileri ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, bireysel başvuru yoluyla hak arama özgürlüğünün ve savunma hakkının sınırlarını yeniden tanımlamakta ve içtihat niteliği taşımaktadır.
OLAYIN ARKA PLANI
Başvurucu S.G., 1986 doğumlu olup olay tarihinde proje mühendisi olarak çalışmaktadır. Olay, 2019 yılında İstanbul Pendik’teki Green Park otelinde meydana gelmiştir. A.T.D. adlı yabancı uyruklu bir kadın, S.G.’nin asansörde kendisine cinsel tacizde bulunduğunu ileri sürmüş ve kolluk kuvvetlerine başvurarak şikayetçi olmuştur. Mağdur, olay sırasında S.G.’nin küçültücü ve sarkıntılık içeren sözler söylediğini, kendisini takip ettiğini ve rahatsız ettiğini ifade etmiştir.
Mağdurun beyanı tercüman aracılığıyla alınmış ve sonrasında kolluk kuvvetleri oteldeki güvenlik kamerası görüntülerine ulaşmıştır. Görüntülerde, S.G.’nin mağdurun arkasından yürüdüğü görülmüş ancak sözlü tacize dair herhangi bir ses kaydı bulunamamıştır. Ayrıca, mağdurun teşhisiyle S.G. şüpheli olarak belirlenmiş ve hakkında cinsel taciz suçlamasıyla kamu davası açılmıştır. S.G., olay anında sadece yardım etmeye çalıştığını, yanlış anlaşıldığını ve mağdurun kendisine iftira attığını savunmuştur. Savunmasında ayrıca olay sonrası mağdurun kendisine herhangi bir olumsuz tepki göstermediğini ve daha sonra otelde tekrar karşılaştıklarında da benzer bir durum yaşanmadığını belirtmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Kararın merkezinde, tanık sorgulama hakkının ihlal edilip edilmediği yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkını adil yargılanma hakkının temel bir unsuru olarak değerlendirmiş ve bu hakkın etkin bir şekilde kullanılamamasının yargılamanın adilliğini zedelediğini ortaya koymuştur.
Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ışığında ve AİHM içtihatlarına paralel biçimde tanık sorgulama hakkına ilişkin üç aşamalı bir test uygulamaktadır: (i) tanığın duruşmada dinlenememesine dair geçerli neden olup olmadığı, (ii) ifadenin tek veya belirleyici delil olup olmadığı ve (iii) yeterli telafi edici güvencelerin sunulup sunulmadığı.
Bu değerlendirmeye göre, eğer sanığın sorgulama imkanı bulamadığı bir tanığın beyanı mahkûmiyetin tek veya belirleyici dayanağıysa ve bu durumda sanığa yeterli telafi edici güvenceler sağlanmamışsa, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği sonucuna varılabilir.
MAHKEMENİN GEREKÇELİ KARARI
Anayasa Mahkemesi kararında, mağdur A.T.D.’nin yurt dışında bulunması ve adresinin tespit edilememesi nedeniyle tanığın duruşmada dinlenmesinden vazgeçilmesini yeterli görmemiştir. Mahkeme, tanığın duruşmada dinlenmesi yönünde etkin bir çabanın gösterilmediğini, istinabe yoluyla da olsa ifadesinin alınması gerektiğini belirtmiştir.
Ayrıca karar gerekçesinde, kamera görüntülerinin olaya ışık tutabilecek nitelikte olmakla birlikte, iddia edilen sözlü tacize dair doğrudan bir kayıt içermediği, bu nedenle mağdurun beyanlarının mahkumiyetin belirleyici delili olduğu vurgulanmıştır. Buna rağmen, Mahkeme’nin mağdur beyanını sınama imkânı tanımadan hüküm kurması, savunma tarafının adil yargılanma hakkını zedelemiştir.
Gerekçede dikkat çeken bir diğer husus, otel çalışanlarının beyanlarının alınmamış olması ve olayın yaşandığı yerin sosyal çevresine ilişkin tanıkların dinlenmemiş olmasıdır. Bu eksiklikler, savunmanın lehine olabilecek olası kanıtların araştırılmaması anlamına gelmektedir. Ayrıca başvurucunun önceki mahkumiyetinin hükme esas alınması, suçun işlendiğine dair kanaatin kuvvetlendirilmesi için kullanılmış, bu da masumiyet karinesiyle bağdaşmayan bir yaklaşım olarak eleştirilmektedir.
KARARIN HUKUK DÜZENİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Bu karar, ceza yargılamalarında delil serbestisi ilkesi ile adil yargılanma hakkı arasındaki dengeyi göstermesi bakımından önemlidir. Özellikle yabancı uyruklu mağdurların ifadelerine dayanan ceza yargılamalarında, mağdurun beyanlarının duruşmada test edilmesi yükümlülüğü yargı organlarına hatırlatılmıştır. Karar, tanık sorgulama hakkının etkin kullanılmadığı durumlarda hükme esas alınacak beyanların daha sıkı bir denetime tabi tutulması gerektiğini ortaya koymuştur.
Bu içtihat, gelecekteki benzer davalar açısından önemli bir emsal oluşturmakta ve adil yargılanma hakkı kapsamında savunmanın rolünü güçlendirmektedir. Özellikle mahkemelerin tanıkların ulaşılabilirliğini sağlamaya yönelik aktif çaba göstermeleri gerektiği vurgulanmıştır. Aksi takdirde, yalnızca soruşturma evresindeki beyanlara dayanılarak verilen mahkumiyet kararlarının, adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı kabul edilmektedir.
SONUÇ
Anayasa Mahkemesi’nin S.G. kararı, ceza muhakemesinde tanık beyanlarının mahkumiyete esas alınması durumunda bu beyanların yüz yüze sorgulanması gerekliliğini vurgulayan önemli bir emsal teşkil etmektedir. Tanık sorgulama hakkının ihlali, tek başına adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurabilecek ölçüde kritik bir eksikliktir.
Karar, savunma haklarının korunması ve yargılamanın dürüstlüğünün sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda, hukuk devleti ilkesinin temel unsurlarından biri olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerinin somut uygulamada ne şekilde hayata geçirileceğine dair önemli bir gösterge niteliğindedir. Bu bağlamda karar, birey haklarının korunması ve adalet sisteminin güvenilirliğinin artırılması açısından anlamlı bir katkı sunmaktadır.
Stj. Av. Ecren Zeynep SAZLI
Av.Yalçın TORUN
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Stj. Av. Ecren Zeynep SAZLI ve Av.Yalçın TORUN’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur.
