Anayasa Mahkemesi Kararları Doğrultusunda Özellikle Sosyal Medya Paylaşımlarında  İfade Özgürlüğü ve Hakaret Suçunun Sınırları

 

  1. Giriş ve Dava Özeti

            Anayasa Mahkemesinin 2022/32636 başvuru no.lu 10/12/2024 tarihli kararında hakaret suçu ve ifade özgürlüğünü birbirinden ayıran kriterler üzerinden önemli bir değerlendirme yapmıştır. Kararda, sosyal medyada yapılan bir yorumun hakaret suçuna vücut vermesi  nedeniyle sanığa  verilen adli para cezasının, ifade özgürlüğünün ihlali olup olmadığı değerlendirmektedir.

            HDP tarafından  11/2/2018 tarihinde gerçekleştirilen 3. Olağan Kongrede  partinin eş genel başkanı sıfatıyla konuşan S.K.P. ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili görüşlerini açıklamış ve SKP’’nın beyanı  Akit gazetesinin internet sayfasında “HDP kongresinde skandal ihanet sözler!” başlığıyla haberleştirilmiştir. S.K.P.nin haberde anılan husustaki değerlendirmelerinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Değerli arkadaşlar Afrin’de büyük bir direniş gerçekleşiyor. Neden? Çünkü siz bir halkın ordusuyla savaşabilirsiniz. Fakat halklara karşı savaş açarsanız işte orada kaybedersiniz, direnişle karşılaşırsınız. Çünkü Afrin halkı kendi evini koruyor, kendi bedenini koruyor, kendi yaşamını koruyor…

            Bu haber, aynı tarihte Facebook adlı sosyal medya ortamında “Bordo bereliler–PÖH&JÖH” isimli kullanıcı tarafından “HDP’den ihanet, HDP kongresinde skandal ihanet sözleri…” yorumuyla paylaşılmıştır. Başvurucu 14/2/2018 tarihinde bu paylaşımın altına “Şerefsizler!!!” şeklinde yorum yazmıştır. Bu yorum nedeniyle, S.K.P., başvurucunun kendisine hakaret ettiğini ileri sürerek Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulunmuş ve başvurucu hakkında “hakaret” suçundan dava açılmıştır. Urla 2. Asliye Ceza Mahkemesi, başvurucunun 1.740 TL adli para cezasıyla mahkûmiyetine kesin olarak karar vermiştir. Bunun üzerine başvurucu, ifade özgürlüğünün ve masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.

  1. Hukuki Değerlendirme

            Anayasa’nın 26. maddesi, herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu düzenlemektedir. Anayasa Mahkemesince ifade edildiği üzere bu hak sınırsız değildir ve kamu düzeni, milli güvenlik, başkalarının  şeref ve itibari gibi unsurlar ile dengelenmelidir. Anayasa Mahkemesi somut olaya ilişkin kararında geçmiş kararlarına da atıfta bulunarak bu dengenin nasıl kurulacağına dair çeşitli kriterler ortaya koymuştur.

2.1. Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirme Kriterleri

            Anayasa Mahkemesi, somut olayda ifade özgürlüğü ile kişinin şeref ve itibarının korunması arasında bir denge kurulması gerektiğini vurgulayarak aşağıdaki hukuki kriterleri  belirlemiştir:

a) İfadenin Kim Tarafından Dile Getirildiği:

Başvurucu, kamuoyunun ilgisini çeken ve kamu yararı olan  bir konuda eleştirisini dile getirmiştir. Mahkeme, eleştiriyi yapan kişinin kimliğini ve ifadelerin kamu yararına olup olmadığını değerlendirmiştir. (Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59)

b)Hedef Alınan Kişinin Konumu:

Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük önceki davranışları yanında, katlanması gereken bir eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığının değerlendirilme yapılarak karar verilmesi gerektiğini; bu değerlendirme sonucu olarak Mahkeme, eleştirilen kişinin bir siyasi parti lideri olduğunu ve siyasetçilere yönelik eleştirinin kabul edilebilir sınırlarının daha geniş olduğunu belirtmiştir.  (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 57; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61)

c) İfadelerin Genel Yarara/Kamu Yararına Katkısı:

Eleştirinin kamusal tartışmaya katkı sağlaması önemli bir husustur. Mahkeme, tartışmanın kamu menfaatini ilgilendiren bir konuda yapıldığını kabul etmiştir. (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32)

d) İfadelerin Zamanlaması ve Bağlamı:

Başvurucunun ifadesi, yoğun şehit haberlerinin geldiği bir dönemde yapılmıştır. Mahkeme, bu şartlar altında ifadelerin nasıl algılanabileceğini incelemiştir. Mahkeme ilgili kararda, “Müşteki, bu açıklamayı her gün gelen şehit haberlerinin kamuoyu tarafından en üst seviyede dikkat ve üzüntüyle takip edildiği bir dönemde kesin bir dil kullanarak yapmıştır. Müştekinin bu nitelikteki son derece katı açıklamalarının bireysel ve toplumsal düşünce ve davranışları etkileyebilecek olması da dikkate alındığında söylemlerine karşı yapılan eleştirilere katlanma yükümlülüğünün de aynı oranda arttığı kabul edilmelidir.” şeklinde kanaatini bildirmiştir. (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44); (Bağlam konusu bakımından benzer yöndeki değerlendirmeler için Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36)

e) Müştekinin Kendini Savunma İmkânı:

Eleştirilen kişinin yanıt verme fırsatı olup olmadığı önemlidir. Mahkeme, Müştekinin siyasi konumu dikkate alındığında başvurucunun yorumuna karşı çok sayıda mecradan cevap verme olanağına sahip olduğu da gözönünde bulundurulmalıdır kanaatine varmıştır. (Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39)

f) İfadelerin Hedef Alınan Kişinin Hayatı Üzerindeki Etkisi ve Başvurucunun Yaptırıma Maruz Kalma Endişesinin Başvurucu Üzerinde Caydırıcı Etki Yaratıp Yaratmayacağı:

Mahkeme, “..Aksi hâlde kaba yahut kırıcı olduğu değerlendirilen ifadeleri kullanan herkes hakkında otomatik olarak ceza mahkûmiyetine karar verilmesi gerekir ki bu durumun demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki doğuracağı şüphesizdir.” gerekçesiyle başvurucunun ceza almasının toplumda ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etki yaratabileceğini değerlendirmiştir. (Ali Suat Ertosun (2), No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık,B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24); (Caydırıcı etki konusu bakımından benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)

g) Dava Konusu Söylemlerin Maddi Vakıaların Açıklanması Veya Değer Yargısı Olarak Nitelendirilip Nitelendirilemeyeceği:

            Mahkeme, somut olaydaBu kapsamda başvurucunun, ihtilaflı ifadeyi  (ŞEREFSİZLER İFADESİNİ) müştekinin HDP’nin eş başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmayla ilgili paylaşılan habere karşılık kullanması, ifadesinin bağlamını oluşturan olgunun niteliği ve savunmasındaki eleştiri vurgusu dikkate alındığında esasen müştekiyi değil açıklamasındaki yorum ve değerlendirmeyi hedef aldığı anlaşılmaktadır. O hâlde başvurucunun kullandığı dava konusu değer yargısı içeren ifadenin yeterli bir olgusal temele sahip olmadığı söylenemez.” kanaatine varmıştır. (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK]B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50)

  1. Hüküm ve Sonuç Değerlendirmesi:

             Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek ifade özgürlüğü kapsamında yargısal müdahalelerin hangi koşullarda demokratik toplum düzeni gerekleri ile bağdaşacağını ortaya koymaktadır. Siyasi tartışmalarda kullanılan ifadelerin eleştiri sınırlarını aşması durumunda bile ifade özgürlüğü kapsamında korunabileceği vurgulanmıştır. Ayrıca, siyasetçilerin, kamusal alanda söyledikleri sözler nedeniyle daha fazla eleştiriye açık olması gerektiği belirtilmiş ve bu bağlamda bireylerin ifade özgürlüğüne daha geniş bir alan tanınması gerektiği değerlendirilmiştir.

            Anayasa Mahkemesi, bu kararıyla, özellikle sosyal medya paylaşımları ve siyasi tartışmalar bağlamında ifade özgürlüğünün korunması gerektiğine dair önemli bir içtihat oluşturmuştur.

Stj. Av. Ecren Zeynep SAZLI
Av.Yalçın TORUN

 

UYARI

Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Stj. Av. Ecren Zeynep SAZLI ve Av.Yalçın TORUN’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur.

Scroll to Top