Avukat Yalçın TORUN

avukat yalçın torun
Search
Close this search box.
Search
Close this search box.

ANAYASA MAHKEMESİ GENEL KOLLUK(POLİS, JANDARMA) PERSONELİNE GÖREV DIŞINDA MEVZUAT VEYA TALİMATLARLA YASAKLANAN DAVRANIŞLARDA BULUNMAK NEDENİYLE KINAMA CEZASI VERİLMESİNİ ÖNGÖREN DÜZENLEMEYİ İPTAL ETTİ

 

7068 Sayılı Kanun madde 8’de “kınama” disiplin cezasını gerektiren fiiller sayılmıştır. Bu fiillerden biri de “görev dışında, mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlarda bulunmak” fiilidir. Anayasa Mahkemesi 03.04.2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan E.2023/162, K.2024/20, 23/01/2024 Tarihli kararı ile bu düzenlemenin özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkını ihlal ettiğine dikkat çekti ve hükmün iptaline karar verdi. Kararın önem arz eden bölümleri özetle şu şekildedir;

“Kural uyarınca kınama cezasını gerektiren fiil, kolluk personelinin görev dışında mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlarda bulunmasıdır.

Bu bağlamda mevzuat kavramı, bir ülkede yürürlükte bulunan hukuki metinlerin tamamını ifade etmekte olup kanunlar ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) ile kanun koyucunun yetkilendirmesi durumunda yürütme organı tarafından tesis edilen türevsel düzenleyici işlemlerin tamamı mevzuat kavramının kapsamını oluşturmaktadır. Bu itibarla gerek itiraz konusu kuralda gerekse Kanun metninde mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlar kavramının kapsamına ilişkin herhangi bir sınırlayıcı veya kapsamını daraltıcı bir düzenleme yer almadığı görüldüğünden mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışların sadece kolluk personelini ilgilendiren mevzuat hükümlerinde değil toplumsal düzeni sağlamaya yönelik mevzuatta yer alan her türlü düzenlemenin anılan kural kapsamında mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlar olarak değerlendirilebileceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışı tespit edilen kolluk personelinin disiplin cezası ile cezalandırılabilmesi için bu davranışa disiplin yaptırımı dışında bir başka yaptırım bağlanmış olmasına da gerek bulunmadığı görülmektedir.

Bu itibarla kuralda disiplin suçunun konusunu teşkil eden disiplinsizlik hâllerinin kapsamı, niteliği, ne şekilde işlenebileceği gibi hususların herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlenmediği görülmektedir. Dolayısıyla özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına sınırlama getiren kuralın belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı, keyfiliğe karşı yeterince güvence içermediği, bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına sınırlama getiren kuralın mahiyeti gözetildiğinde demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının da ayrıca ortaya konulması gerekmektedir.

Özel hayat sınırları içerisinde gelişen olumsuz olaylardan dolayı disiplin cezası verilebilmesi için davranışın özel hayat sınırlarını aşarak kamu görevine birtakım yansımalarının olması gerekmektedir. Zira disiplin yaptırımları bir kamu veya özel teşkilat düzenini devam ettirmek, onun verimli, süratli ve yararlı bir biçimde çalışmasını sağlamak, anılan teşkilatın onur ve saygınlığını korumak amacıyla tesis edilmektedir. Özellikle kamu görevi yürüten bireyler açısından disiplin cezalarının amacı kamu görevlisini görevine bağlamak, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini ve bu suretle kurumların huzurunu temin etmektir.

Kuralın lafzına bakıldığında görev dışında, mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlarda bulunulmasının disiplin cezasını gerektiren disiplinsizlik fiilinin oluşması için yeterli görüldüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kural bu hâliyle görev dışında, mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlarda bulunulmasının otoriteyi zedeleyen, kurumun hiyerarşik düzenine veya işleyişine zarar veren veya teşkilatın itibar ve saygınlığına gölge düşüren bir unsur taşıyıp taşımadığına, bir başka deyişle özel hayat sınırlarını aşarak kamu görevine bir takım yansımalarının olup olmadığına bakılmaksızın mevzuat veya talimatlarla yasaklanan her türlü davranışın disiplin cezası ile cezalandırılabilmesine imkân tanımaktadır. Bu itibarla kuralla özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninde zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap vermediği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.”

Av.Meryem KILIÇ

Av.Yalçın TORUN

Scroll to Top